Vallaha mı link yollasana!

AK Parti Kayseri Milletvekili Dr. Murat Cahid CINGI, TBMM Genel Kurulunda AK Parti grubu adına söz aldı. “Sosyal medya kullanımının çocuklar üzerindeki etkileri” üzerine konuşma yapan Cıngı; genel kurula, günümüz çocuklarının sosyal medyaya bağımlılığını da elinde tuttuğu karikatürle anlattı. 
Karikatürde bilgisayar başındaki çocuğuna facebook dışında da bir dünya olduğunu hatırlatan babanın aldığı cevap genel kurulda tebessüme sebep oldu, “Vallaha mı link yollasana!”

Milletvekili Cıngı’nın konuşmasının tamamı ise şu şekilde;

Teşekkür ederim. Sayın Başkanım, çok kıymetli milletvekilleri; 
bugün sizlerle gelecek nesilleri çok ciddi oranda tehdit eder boyutlara ulaşan sosyal medya kullanımının çocuklarımız üzerindeki negatif tesirleri konusunda düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Bu vesileyle, yüce Meclisi ve televizyonları başında bizleri seyreden değerli milletimizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Biliyorsunuz, günümüzde tüm dünyada sosyal medya bağımlılığı modern çağın hastalıklarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda, bu bağımlılığın çocuklar üzerinde hem fiziki hem de psikolojik menfi etkileri günümüzde çok ciddi bir araştırma alanı hâline gelmiştir. Zira sosyal medya alışkanlığı çocukların gündelik hayatını etkileyen en önemli unsur olarak bulunmaktadır. Toplumdaki artan endişelere ve hemen her gün yaşadığımız olumsuz haberlere rağmen geçtiğimiz aylarda gençlerle yapılan yeni bir ankete göre 13 ile 17 yaş arasındaki gençlerin çoğu sosyal medya kullanımlarını günlük ve devamlı olarak tanımlıyorlar. Ülkemizde lise gençliğinin yüzde 95’i sosyal medyaya akıllı telefonlar üzerinden ulaşabilmekte. Gençler arasında en yaygın kullanılan çevrim içi platformlar -biliyorsunuz- Youtube, Facebook, Instagram ve maalesef Tiktok. Ergen kızlarımızın üçte 1’inden daha fazlası belirli sosyal medya platformlarına bağımlı olduklarını söylüyor ve gençlerin yarısından fazlası sosyal medyadan vazgeçmesinin imkânsız olduğunu ifade ediyor.
Sosyal medyanın hayatımızdaki yerini karikatürde bir baba ile oğlu arasındaki şu diyalog çok net ifade ediyor: Baba “Oğlum, yeter artık, Facebook dışında da bir dünya var.” diyor, oğlan da cevap veriyor: “Vallahi mi? Linkini yollasana.”
Evet, bu örneklerden de anlaşılacağı üzere internet, oyun ve sosyal medya bazı faydalar sunsa da çocukların ve ergenlerin ruh sağlığına ve esenliğine zarar verme riskine dair çok sayıda gösterge de mevcuttur. Özellikle çocukluk ve ergenlik dönemleri ruhi ve zihnî gelişimde yavrularımızı sosyal medyanın zararlarına karşı daha savunmasız hâle getirebilecek kritik bir aşamayı temsil etmektedir. Son araştırmalar sosyal medyada günde üç saatten fazla zaman harcayan çocukların depresyon ve anksiyete belirtileri gibi zihnî sıkıntılar yaşama riskini 2 kat arttırdığını söylüyor. Kısacası düzensiz ve aşırı şekilde internet kullanımı elbette çocuğun normal gelişimini bozan önemli patolojik süreçleri tetikliyor. Örneğin ülkemizde nevzuhur çocuk “Youtuber”lar ve “Instagram”ırlar oluşmuş bulunmakta ve bu kanallarda senaryoların, aksiyonların, içeriklerin ve teknik yardımların 8-10 yaşındaki çocuklar tarafından hazırlandığı ve böylece çocukların birer YouTube işçisine dönüştürüldüğü görülmektedir. Kanala içerikler hazırlanırken çocukların kullandığı kıyafet, dil ve oyun gibi konularda çocukluk ile yetişkinlik arasındaki ayırımın bulanıklaştığı, böylece günümüz medya ekonomisinin çocukların çocukluğunu yaşlarına uygun bir şekilde yaşamasına engel olduğu çok tehlikeli bir süreci yaşamaktayız. Bugün ne yazık ki çocuklar sosyal medya endüstrisinin hedef kitlesi hâline gelmiştir. Sosyal medya endüstrisi çocukları topyekûn olarak kâr getiren bir pazar için ticari meta hâline getirme yoluna girmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, milyonlarca, hatta milyarlarca kez videoları izlenen çocuk fenomenlerin gelecek beklentilerinin ve cinsel kimlik oluşumlarının şekillenmesinde sosyal medya platformlarının ne denli zararlı etkileri olduğunu günümüzde gittikçe büyüyen sapık ve zararlı akımlardan da takip etmekteyiz.
İnternetin çocuğun tutum ve davranışının oluşması ve şekillenmesinde hayati bir rol oynadığı ve çocukların kimlik inşa süreçlerinde büyük ölçüde zararlı etkileri olduğu gün gibi ortadadır. Özellikle ergenlik dönemindeki çocuklar kimlik arayışı içerisindedirler ve sosyal medya da gördükleri yanlış kişileri rol model olarak alabilmektedirler. Bu durum da çocukların kendi değerlerini ve kimliklerini sağlıksız bir şekilde oluşturmasına sebebiyet vermektedir. Kız çocukların ise dayatılmış bir güzellik kalıbı içerisine sokulmaya çalışılarak tek tipleştirilmeye doğru gittikleri ve küçücük çocukların artık makyaj yapmadan sosyal hayat içerisine çıkmadıkları görülmektedir. Ayrıca, çok erken yaşlarda ilgiye ve popülerliğe alışmaları psikolojileri üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Yaşları itibarıyla durumun farkında olmayacakları için mahremiyet, helal kazanç, manevi duygular ve ahlak noktasında kazanılan veya kaybedilen unsurların değerlendirmesini yapacak seviyede bulunmamaktadırlar. Bu durum, sadece çocukların kültürünü veya kültürel alanını değil bunun yanında, özellikle kişilik oluşumlarını da şekillendirmektedir. Netice olarak, çocuklarımızı bu zararlardan korumak için bizlere düşen ailelerle, öğretmenlerimizle, sivil toplum kuruluşlarıyla, akademisyenlerle, eğitim camiasıyla ve diğer gönüllü kuruluşlarla el ele vererek çocuklarımızın geleceğini negatif etkileyecek sosyal medya gerçeğini kontrol altında tutmak, toplumsal farkındalığı sağlamak ve milletimizi bu konuda bilgilendirmektir. Bu minvalde, “sosyal medya yasası” olarak bilinen 2022 yılında çıkartılan 5651 sayılı Kanun belli bir düzenleme getirse de şu anda ihtiyaçlara cevap vermekten uzaktır. Dolayısıyla biz milletvekillerine düşen çocuklarımızı koruyacak bir yeni kanun teklifini oluşturmaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.